24 Eylül 2007 Pazartesi

Cumhuriyetin 40. yılında yazdığı...

KIRKLANMALIYIZ!

Dile kolay değil, zor bu: Altı asır cesametindeki çökmüş bir imparatorluğun, buram buram derebeylik tütsülü, yanmış yıkılmış enkazından, yepyeni pırıl pırıl bir cumhuriyet kurmak... Nabzına onu yaşatacak taptaze kan vermek! Atatürk’e sorarsanız bu kan damarlarımızda dolaşıyor... Ve işte Türkiye Cumhuriyeti tam kırk yaşında!İnsan ömründe bu yaş; olgunluk çağı... Tarihe bakarsınız; çocukluk! Ama kırk yıl öncesini yaşayanlar için, bugün geçmişin hayal dışı mutluluğudur elbet! Ya kırk sonraki geleceği yaşayacak olanlar? Asıl onların mutluluklarına bugünden sağladığımız faydayı düşündük mü hiç?Acı sözü geciktirmemeli bence... Gelin beraberce itiraf edelim. Ne faydası, kırk yıl sonra sağladığımız, olsa olsa zarardır!Rejim ne kadar geleceğe uygun olursa olsun, tatbik edenler arasında gününü gün etme sevdasına kapılanlar çoğaldıkça, geleceğin mutluluğundan sadece avans çekmiş olurlar. Hatta bu avanslar, bir gün geleceğin zarar hanesini doldurur!Bugün – damarlarımda asil kan dolaşırken- bakıyorum da, memlekette neler neler dolaşıyor! Meclis koridorlarında toprak ağaları dolaşıyor... Köylerin kentlerin okullarında irtica dolaşıyor...Asfaltlı şehirlerin ana yollarında eşkıya dolaşıyor... Bizi ileriye götürecek köşebaşlarında ihanet dolaşıyor... Çıkarcı politikanın sakallı sakallı sırıtan kafasında cehalet dolaşıyor... en akıllılarımızın aklında nedenler, niçinler dolaşıyor... El dolaşıyor, ayak dolaşıyor... İşler birbirine dolaşıyor, işsizler dolaşıyor... Dolaşıyor, dolaşıyor... yazarken kalem kâğıda, kâğıt kaleme, keli,meler birbirine dolaşıyor!Bütün bunlara “Dur!” diyecek bir ses arıyorum çevremde! Artık dolaşmasınlar! Gericinin, çıkarcının, toprak ağasının, hele hele politikacının bir birinden keskin çığlıkları arasında kim duyacak bu sesi?Cumhuriyetin kırkıncı yılında, kırklara karışmayacak bu ses, içimizden gelen ses olmalıdır!Yoksa kırk fırın ekmek yesek, daha kırk yıl bu çığlıkları susturamayız!..

BÜLENT HİKMET ŞEREN
AMCABEY
30 EKİM 1963

ATA'ya dair...







Ecel gelir, götürür,


Tarih kurar, göçürür;


Atam, vakti bilinmez!


Tek şey var kâinatta


Ölümsüz ki senindir;


ALINYAZIN silinmez!








Bülent Hikmet ŞEREN